Almanya, yıllık 200 milyar Euro’dan fazla satış geliri ile çok büyük bir gıda pazarına sahiptir. İç pazarların ötesinde, coğrafi ve imaj avantajlarıyla ülke, daha büyük Avrupa ve dünya pazarlarına mükemmel bir giriş kapısı sağlamaktadır. Öyle ki Almanya, dünyanın en büyük üçüncü gıda ve tarım ürünleri ihracatçısı (ve ithalatçısı) konumundadır. Yerel olarak üretilen gıdanın üçte biri ihraç edilmektedir. Bu ihracatın başlıca hedefi diğer Avrupa ülkeleridir, ancak önemli bir miktar da Asya ve daha büyük pazarlara gönderilmektedir.  Sektör, yerel ve uluslararası girişimciler için çok cazip bir yatırım fırsatı haline getiren çeşitli özelliklere sahiptir.

Almanlar genellikle tüm yeni trendleri coşkuyla kucaklayan çılgın ruhlu maceraperestler olarak bilinmezler. Aksine, muhafazakâr, belki biraz çekingen, pratik ve her zaman “paranın karşılığını” alma peşinde olarak algılanırlar. Bununla birlikte, gıda ile ilgili satın alımlarda şaşırtıcı bir şekilde yeni deneyimlere açıktırlar ve aktif olarak uluslararası tatlar ve yeni mutfak trendleri ararlar. Tüketici anlayışındaki son trendler, bu yeni yiyecek arayışını güçlendirmiştir. Beslenme ürünleri ile fiziksel ve fizyolojik sağlık arasındaki ilişkiye dair farkındalık son yıllarda artmıştır. Diyabet, yüksek tansiyon, kolesterol ve bazı kanserler gibi yaşam tarzı kaynaklı sağlık sorunlarının yaygınlaşması, birçok kişinin gıdanın sağlık üzerindeki rolünün farkına varmasını sağlamıştır.  Yaşlısı, genci, zengini, fakiri Alman toplumunun neredeyse tüm kesimleri bu bağlantının daha fazla bilincine ulaşmıştır. Organik, vejetaryen, vegan, “Akdeniz”, glütensiz, laktozsuz ve benzeri “daha sağlıklı” beslenme ürünlerine yönelik artan talep bu algının önemli bir tezahürüdür. “Helal” ve “adil ticaret” gibi diğer sertifikalara sahip gıdalara olan talep de artmıştır. Alman toplumunun dünya görüşü ve değerlerindeki büyük değişimler, gıda ile ilgili ürünlerin özelliklerine ve üretim süreçlerine yönelik talebi etkilemektedir. Sürdürülebilirlik, hayvan refahı, çalışma koşulları ve diğer “adil uygulamalar” hakkındaki endişeler pazar tedarikçileri için fırsatlar (ve riskler) yaratmıştır. Örneğin, artan sayıda Alman, hayvan refahı ve sürdürülebilirlik konusundaki endişeleri nedeniyle et ve süt ürünleri alternatiflerini tercih etmektedir.     Ayrıca, küresel siyasi ve ekonomik alanlarda yaşanan son gelişmeler tedarik zincirinin güvenilirliği konusunda endişeler yaratmış ve dolayısıyla yerel veya bölgesel olarak yetiştirilen ve üretilen gıdalara olan talebi artırmıştır.

Almanya, Dr. Oetker, Nestle, Cargill, Sudzucker ve Arla gibi birçok önde gelen yerel ve uluslararası oyuncuya ev sahipliği yapsa da, nispeten parçalı ve çeşitlendirilmiş yapısıyla küçük ve orta ölçekli işletmeler sektörün temel dayanağıdır. Doğası gereği, en azından belirli sektör alt segmentleri ölçeğin belirleyici bir faktör olmasına izin vermemektedir. Tüketici gruplarının konumları, zevkleri, tercihleri ve ihtiyaçları belirgin bir şekilde farklıdır (ve hızla değişmektedir), bu nedenle segmentasyon kaçınılmazdır. Dolayısıyla aktif ve hızlı işletmelerin niş pazarları tatmin etme konusunda avantajları vardır. Bazen bu niş pazarlar o kadar büyür ki tedarikçiler çok yüksek gelirler elde edebilir. Gluten ve laktoz içermeyen pazarların muazzam genişlemesi buna iyi bir örnektir. Bugün iki milyondan fazla Alman glütensiz ürünler tüketirken, yaklaşık üç milyon kişi de düzenli olarak laktozsuz gıdalar tüketmektedir.

Son olarak, online pazar yerlerinin ve dijital pazarlama araçlarının gelişmesiyle birlikte tüketicilere doğrudan ulaşmak çok daha kolaylaşmıştır.  Büyük dağıtım ağlarına duyulan ihtiyaç önemli ölçüde azaldı. Tüketici beklentilerini karşılayan ürünlere, yenilikçi markalaşma-pazarlama stratejilerine ve verimli operasyonlara sahip girişimciler hızla önemli gelirlere ve kârlara ulaşabilir. Mevcut gıda alışverişleri, tüm çevrimiçi işletmelerin nispeten küçük bir bölümünü oluştursa da, en hızlı büyüyen segmenttir. 2020 yılında online şirketlerdeki gıda alımlarının payı %67 oranında artmıştır. Almanların çoğunluğu online gıda alışverişlerini artıracaklarını belirtiyor.  Dahası, fiziksel indirim mağazaları ve online ticaretten gelen çifte rekabet baskısı ile geleneksel perakendeciler aktif olarak ürün tekliflerini geliştirmeye çalışmaktadır. Bu durum bazen gıda tedarikçilerinin ürünlerini perakendeci raflarına arzu edilen koşullarda yerleştirmelerine olanak sağlamaktadır.

Kısacası Almanya, gıda sektöründeki yerel ve uluslararası girişimciler için oldukça kazançlı bir yatırım fırsatı sunmaktadır. Tüketici tercihlerindeki, değerlerindeki ve pazarın ekonomik yapısındaki değişiklikler, bilinçli yatırımcılar için bir fırsat penceresi yaratmıştır. Bu pencere özellikle saygın etnik mutfaklarla bağlantıları olan yatırımcılar için oldukça açık. Almanlar tipik olarak “diğer” veya “yabancı” kültürlerle ilişkili mal ve hizmetlere karşı derin çekincelere sahiptir. Ancak yemek konusunda farklı bir tutum takınırlar. Uluslararası mutfaklara ve yeni mutfak trendlerine çok açıktırlar. Dünyanın en iyi mutfaklarından birine sahip çok sayıda Türk gıda tedarikçisinin pazarda aktif olmaması çok üzücü. Çok daha kalabalık olan yerli Almanlara ulaşmak çok zor olmasa da, çoğu kendilerini ülkedeki “etnik perakendecilerle” sınırlıyor.

Neden Boerberg?

Start-Up’ınız için çok yönlü hizmet

Boerberg Consulting KG Başlangıç paketinde Sözleşme ile başlayarak Ticaret dairesinden Vergi dairesine varıncaya baştan sona destek alırsınız.

Telefon Destek

Almanya çapında yerinde hizmet, uzun yıllara dayanan tecrübe, etkili iş networkü

Pazarlama

Şirket kurulumu & vergi konuları & oturum işlerini etkin şekilde sonuçlandırma, bankalarda doğrudan temsil, hesap açılışlarını sağlama

Çözüm Odaklı

Şeffaflık siciline kayıt (Transparenzregister), oturum vizesi ve oturum izni, mavi kart süreçlerinde tam destek, yerel yatırım bankaları nezdinde destek